”Son 15 yılda kalp krizini azaltacak aşı gelişimi üzerinde yoğun çalışmalar mevcut olup, ana hedef kandaki kolesterol seviyesini kalıcı olarak düşürmek ve dolaylı yoldan kalp krizi riskini azaltmak olarak belirlenmiştir.”
Çocukluk çağında yapılan aşılar ile enfeksiyon hastalıklarından ölüm oranlarında ciddi azalma sağlanmış ve gözler yetişkin çağda yapılacak aşılara çevrilmiştir. Aşılar genelde enfeksiyona yol açan organizmalara karşı geliştirilmesine karşın dünyadaki 1 numaralı ölüm sebebi olan kalp krizi içinde yoğun bir çalışmaya girişilmiş ve ilk bulgular medyada geniş yankı bulmuştur.
Geliştirilen aşılardaki ana hedef kolesterol metabolizmasını düzenleyen genlerdir. Günlük düzenli kolesterol düşürücü ilaç alımı yerine tek doz aşı ile kalıcı kolesterol düşüklüğü sağlanması hedeflenmiştir. Hayvanlar üzerindeki deneyler umut verici olmasına karşın, insanlar üzerinde henüz bir veri mevcut değildir. Sadece hedeflenen genin toplumun % 3 ünde kendiliğinden mutasyona uğrayıp farklı yapıda çalıştığı ve bu grupta kolesterol yüksekliği olmadığı belirlenmiş; aşı hedefi bu hipotez üzerine inşaa edilmiştir.
Ancak kafaları karıştıran nokta, bu aşıların vücudun savunma mekanizmasını kalıcı olarak etkileyebileceği ve oto-immün hastalıklar adı verilen kronik hastalıkları tetikleyebileceği korkusudur. Zira kolesterol hücreler için temel yapı taşlarından biridir ve kolesterol metabolizmasını dengeleyen genin fonksiyonunu bozmak takip eden süreçte kalıcı sorunların oluşmasına yol açabilir.
Sonuç olarak, kalp krizi sıklığını azaltacak etkin bir aşı mevcut değildir ve yakın zamanda da böyle bir aşının geliştirilmesi mümkün görülmemektedir. Medyada yer bulan sansasyonel haberler hayvan deneylerine dayanmaktadır. Kalp krizini önleyecek aşıyı bekleme yerine, sağlıklı yaşam için öngörülen önerileri uygulamak kalp krizi riskini zaten düşürecektir.
